Aynalar ve sırları…
Kalabalık, karanlık, aynalar
Bu çarşıyı çok seviyordum. Annemin beni elimden tutup gittiğim her farklı gün, sanki ben farklı bir masal kahramanının masalını yaşıyordum. Baharat kokuları, dükkanların renk cümbüşü, esnafların bağırışları… Hepsi beni adeta büyülüyor, Şehrazat'ın binbir gece masallarına taşıyordu. Seneler sonra yeniden döndüğümde farkettim ki ben hala bu çarşıyı çok seviyorum.
Çocukluğumun çarşı gezilerine dair en önemli anlamı “Numi Dedemin sırlar dünyasıydı”. Benim için çarşı, nasıl kendi aynaları ile özdeşleştiyse Numi Dedemle özdeşleşiyor, anlam kazanıyordu. Numi Dede ki gerçek ismi Numan idi, çarşıdaki bir ayna ustasıydı. Aynaların dilinden anlar adeta onları dile getirir, insanlara aynalarda ne görmek isterlerse onu gösterirdi.
Çarşı, her gün ve günün her saati kalabalık olurdu. Dar geçitlerinde sıralanmış küçük dükkanları arasında gelenler, gidenler hiç eksik olmazdı. Çarşıda hep bir curcuna, hep bir cümbüş olurdu.
Annemle birlikte yine gezmeye geldiğimiz bir gün hatırlıyorum çok susamış, yorulmuştum. Numi Dedem bize su ikram etmiş, bir tabure uzatmıştı azıcık soluklanmamız için. Küçük dükkan karanlıkçaydı, loş ortamda sadece ustanın çalıştığı masanın kenarında işlediği cam levhalardan gökkuşakları çıkmasına sebep olan küçük bir çalışma lambası yanıyordu.
Lambanın karanlık dükkana yaydığı gökkuşaklarının büyüsünün küçük bir çocuk üzerinde yarattığı etkiyi farkeden usta gülümseyerek “Numan Dede'nin sihirli lambası, çok güzel değil mi?” diye sordu ve “sana aynaların sırrını öğreteyim ister misin?” diye ekledi.
Aynalar… Demek aynaların her birinin sırrı vardı. Çocuk aklımla yaptığım bu keşif, seneler sonra geldiğim bu çarşıda çocukluğumu ararken bana aslında aynaların değil de aynalara bakan her insanın bir sırrı olduğunu, ve her aynaya baktığında gördüğünü değil de görmek istediğini aradığını düşündürdü.
İşte Numi Dedemin bu teklifi çocuk beni çok heyecanlandırmış, ve o günden sonra çarşı ziyaretlerimizin sayısını bir hayli arttırmıştı. Adeta aynacılık kursuna gider gibi her haftasonu Numi Dede'nin dükkanına gitmek için ısrar ediyor, çarşının kapısından içeri girdiğimiz andan itibaren de o kalabalık, insan ve renk cümbüşü bana “sırlar dünyama” gidinceye dek eşlik ediyordu. Düşünsenize kalabalık, dar, karanlık sayılabilecek loş sokaklardan geçen küçük bir çocuğun “gökkuşağı dükkanına” ulaşması nasıl da masalsı bir serüvendi.
İşte Numi Dedemin ayna dükkanına gidip gelmem böyle başladı. Yaşım biraz daha büyüyünce artık tek başıma da gidiyor, anne ve babamın yaptığım bir yaramazlıktan ötürü bana kızacaklarını düşündüğüm her fırsatta da “sırlar dünyasına” sığınıyordum.
İlk dersim her aynanın varolan sırrının aslında özünde sadece cam bir levha olan parçanın arkasına önceleri gümüş sonraları alüminyum ya da civa amalgamlardan oluşan incecik metal bir tabakanın sürülerek yüzdeyüz görüntüyü yansıtabilme özelliğine kavuşturulmasıydı.
Şu yaşımda düşünüyorum da cam levhadan ayna olmaya yaşanılan süreç aslında her birimiz için de geçerli. Zaman içinde yaşadığımız, gördüğümüz ve öğrendiğimiz her şeyden kendimize ekleyebileceğimiz sayısız renk var. İşte hepsinin biraraya gelmesiyle de hepimizin yüreğinde engin ufuklara doğru uzanan, ortaya çıkan gökkuşakları olduğu… Aynalarda karşımıza çıkan renkli, cıvıl cıvıl kalabalık insan portrelerinin varlığı…
“Ya evlat, gördün mü işte alt tarafı cam deyip geçmeyeceksin, küçücük bir dokunuşla bak nelere sebep oluyor?” demişti Numi Dedem. Dükkanına her gittiğimde rengarenk ışıklar yansıtan aynaların ardından öğreneceğim çok dersler varolduğunu biliyordum.
Renkler, kalabalık, yansımalar, aynalar arasında pek çok sene geçti. Edindiğim dersler arttıkça büyüyor, büyüdükçe de farklı konularda edindiğim dersler artıyordu. O gün, yine koşar adım ustamın dükkanına doğru ilerliyordum. Ama her günden farklı, her masalsı yolculuktan farklı bir his vardı içimde. Oysa ki bugün Numi Dedeme Güzel Sanatlar Akademisi'ne kabul olduğumun müjdesini verecektim. Ustam bana hep"Güzel olanı sevmekten vazgeçme, güzel olana bağlanmaktan korkma" derdi. Eminim bu haberime çok sevinecekti. Anlam veremedim. Zaten çarşı da bugün herzamankinden daha boş gözükmüştü gözüme. Yaz sıcağını aratmayan sıcak bir sonbahar günüydü. Herhalde sıcaktan dedim tuhaf halimin sebebi kendi kendime.
O kadar anlamsızlaşmıştı ki her gördüğütm, her duyduğum, kulağıma gelen “Numan Usta… yok artık… gitmiş… çok uzaklara…” kelimeleri bile hiçbir şey ifade etmemiş, ancak ayaklarım otomatik olarak adeta bir refleks gibi beni “sırlar dükkanından” tam ters yöne götürmüşlerdi. Giden kimdi, eksilen neydi hiç anlayamamıştım.
İşte çook seneler sonra yine sıcak bir sonbahar gününde yine ayaklarım refleks olarak beni, o en küçük yaşımda dilimin dönmediği için Numan diyemeyip Numi dediğim ve aynalarından yansıttıklarıyla hayatımı renklendiren ustamın “sırlar dükkanının” önüne kadar getirmişlerdi. Dükkanın kapısı aralıktı. Loş odadan dışarıya çok ince bir ışık süzülüyordu. İçeriye girdiğimde herşeyin yerli yerinde olduğunu görmek beni çok şaşırtmıştı. Herşey tanıdık, herşey bilindik… Sanki Numi Dedem de lambasının ardından kafasını uzatacak “Hoşgeldin evlat, gel otur bakalım aynanın bugünkü sırrı neymiş öğrenelim” deyiverecekti.
Bekledim… Hem de sanırım uzunca bir süre. Hava artık kararmaya başlamış, dükkanın aralık kapısından içeri süzülen gün ışığı yerini komşu dükkanların vitrinlerini aydınlatan ışıklarına bırakmıştı. Tam yerimden kalkmış, ardıma bırakacağım dükkana son bir göz atıyordum ki ardımda neşeli, çok renkli bir ses tonu duydum:“Merhaba, sanırım siz Numan Usta'nın bana çokça anlattığı çırağısınız. Size rastladığıma çok memnun oldum. Benim adım Gizem”. “Evet, sanırım” diyebildim, içimden Numi Dedeme teşekkür ederek. Bana hayatın yepyeni bir gizemini tanıttığı, güzel bir sırrını daha çözdürdüğü için “ben de çok memnun oldum”
Alelade bir cam, küçücük bir dokunuşla içerisinde tüm renkleri toplayarak hayatı bize yansıtmak üzere aynaya dönüşebiliyorsa, bizler de, her birimizin elinde birer sihirli lambamız varmışçasına hayatlarımızı küçücük dokunuşlarla rengarenk gökkuşaklarına dönüştürebiliriz bence, ne dersiniz?:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder