7 Mayıs 2016 Cumartesi

Erguvan mevsimi






 



ERGUVAN MEVSİMİ…

Bu ilkbaharda Saffet Emre Tonguç'u dinleyip “sadece İstanbul'da yaşamayıp İstanbul'u yaşamaya karar verdim”. Evet, İstanbul'u yaşayacak, keşfedecektim. Bende bu hissi ilk uyandıran, seyrine zaten hiç doyamayacağım bu mevsimde erguvan çiçekleriyle daha da süslenmiş “İstanbul Boğazı” oldu.

Nisan ayı ortalarından Mayıs ayı başlarına kadar erguvan renkli bir masal yaşar İstanbul…

Erguvan “ışık ağacıdır,”

Anavatanı Güney Avrupa ve Batı Asya olan erguvan ağacı yapraklanmadan önce nisan sonu, mayıs başında yalnızca birkaç haftalığına baharın müjdecisi kabul edilen morumsu pembe renkte çiçekler açar. Aydınlık, sıcak coğrafyaların ışık saçan ağacıdır erguvan.

Erguvan, İstanbul'u, özellikle de İstanbul Boğazını kendine has mor rengine büründürür. Bizans imparatorlarının kıyafetlerinde kullanılan bu mor renk, doğal yollarla üretilen en zor renk olduğu için, tarihi yönden de bir zenginlik ve güç belirtisi olarak algılanmasından kaynaklanan bir önem taşımaktadır.

Erguvan, baharın müjdecisidir… Erguvan “ bahar ağacıdır.”

Yaklaşan baharın doğadaki telaşının en baş temsilcisidir. Tıpkı bir genç kızın sevdiğini gördüğünde hislerini açığa vuran pembe yanakları gibi, erguvanlar da sabırsızlıkla hasret gidermeyi bekledikleri bahara yaklaşırken doğaya yansıttıklarıdır bu pembe tonlar.

Baharla birlikte herşey adeta yenilenir. Yepyeni ufuklarda yaşanılacak yepyeni başlangıçlar… Erguvan bir yandan baharın içimizde yarattığı yeni başlangıçların habercisi iken diğer yandan sabırla yaşanmayı beklenilen nice sevdaların temsilcisidir.

Erguvan “aşk ağacıdır.”

“Tam 30 kez erguvanlar sensiz açtı. Tam 30 senelik benim hasretim. 30 senedir sadece senede birkaç hafta senden bir iz doğada. Erguvanlardı en sevdiğin Boğaz'da hatırlıyorum o günlerden kalma” demişti orta yaşlı adam tüm içtenliğiyle karşısındaki hanıma duygularını açıklarken izlediğim bir film repliğinde.

Erguvan, kısacık ömründe büründüğü renkleriyle insanı masalımsı diyarlara götürür, kurdurduğu hayallerle nice sevdalar yaşatır. Bu açan pembe çiçeklerle, şehrin, Şehrazat’ın masalları gibi, görkemli ve masalsı duruşuna aşık olur insan bu mevsimde…

İşte yine mevsimlerden “erguvan mevsimi”. Kısacık ama bir o kadar da değerli, kıymetli… Bazı duyguların bize yaşattıklarının süresinden çok yoğunlukları önemlidir, Bir kelebek misali adeta bir görünüp bir kaybolan erguvanlar, saf aşkın yakın takipçileridir.

Kuşkusuz “İstanbul'u yaşamak” için en güzel mevsim. İşte ben de güneşli, pırıl pırıl bir ilkbahar sabahında Kabataş'tan hareket eden tur teknesiyle yaşamaya başladım İstanbul'u. O gün sanki İstanbul bir başka güzel, sanki benim için bir başka süslüydü erguvan renkli kolyesiyle. Teknemize neşeli çığlıklarıyla martılar yol gösterirken, mis kokan havasıyla bu güzel şehir içimize işliyordu.

Avrupa yakasında Beşiktaş Yahya Efendi Dergahı üzerinden başlayan ve Yeniköy'e kadar devam eden erguvanlar yoğun olarak Rumeli Hisarı'nın sağında ve solunda görülebiliyor. Anadolu yakasında ise Paşalimanı'nda başlayan erguvan ağaçları, Beykoz'a kadar uzanıyor.

Erguvanlar karadan ise Fethi Paşa Korusu, Kanlıca civarı ve Beykoz İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Tesisleri, Özgürlük ve Fenerbahçe parkları, Avrupa yakasında Rumelihisarı, Yıldız Korusu, Emirgan Korusu, Eyüp yamaçlarında görülebiliyor.

Tur programı kapsamında, Boğaz kıyısındaki tarihi binaların tarihçelerinin yanı sıra, her iki yakayı süsleyen yalıların hikayeleri ve sahiplerinin yaşamları hakkında da bilgi edinme fırsatı bulnuştum. Acaba sizler de Boğaz'da erguvan turuna katılarak doğanın sevdasına ortak olup, nice güzelliklerle süslü masal diyarlarını keşfetmek ister miydiniz?😉

Boğaz'daki İstanbul turları hakkında detaylı bilgi için Aslı Özlen 0532 296 96 22 numaralı telefonu arayabilirsiniz.

“Tam 30 kez erguvanlar sensiz açtı. Tam 30 senelik benim hasretim. 30 senedir sadece senede birkaç hafta senden bir iz doğada. Erguvanlardı en sevdiğin Boğaz'da hatırlıyorum o günlerden kalma"